Paylaş:Facebook
Twitter
Google+
Astral Seyahat Nedir?
Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı
ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz
mümkündür. Parapsikoloji Enstitüleri'nde incelenen Duyular Dışı
Algılamalarımız arasında en ilginçlerinden biridir...
Şuurumuzun fiziki bedenimizin dışına yansıması ya da diğer bir
tanımla, şuurluluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına
Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.
Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi,
fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer Duyular
Dışı Algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu yetenek vardır.
Fakat hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız.
Parapsikoloji Kürsüleri'nde, özel metodlarla gerçekleştirilen Astral
Seyahat çalışmalarında oldukça önemli adımlar atılmış durumdadır: İnsan
yapısına, yaşama, varoluşa, fizik evren yapısına yepyeni boyutlar
getiren bu çalışmalar aynı zamanda, ölüm ve ölüm ötesi yaşamla ilgili
konular hakkında da son derece önemli bilgilerin biraraya getirilmesinde
çok büyük bir fonksiyon görmüştür.
Astral Seyahat Herkes Tarafından Yapılabilir mi?
Evet... Özel metotlarla bu yeteneğimizden yararlanabilmemiz
mümkündür. Ancak bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde
çalışılması gerekebilir. İlk denemelerinde bu tecrübeyi yaşayabilenler
olmuşsa da, genellikle uzun süre üstünde çalışılması gerekebilir. Bu
çalışmada başarı elde edip edememeniz tamamen size bağlıdır. Özellikle
deney öncesi sağlamanız gereken şartları tam anlamıyla yerine
getirebilirseniz, başarısızlığa uğrama şansınız oldukça azalacaktır.
Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiç bir
çalışma yapmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Dünya üzerinde
birçok insanın başından böyle bir tecrübe geçmiştir.
Kendiliğinden meydana gelen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku
sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin
dışında hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir
hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda
yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin
başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu
seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil,
parapsişik bir yeteneğimizin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla meydana
gelen bir tecrübedir.
Astral Bedenin Fizik Bedenle Olan İrtibatı
Fizikî ve astral bedenler,
oluşumlarındaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup,
fizikî beden fiziki plana; astral beden de astral aleme aittir. Şuûr
kütlesi, fizikî bedende toplandığı zaman, sadece fizikî âlemi fark
edebilmekte, astral âlemi ise algılayamamaktadır. Şuûr kütlesi, astral
bedende toplandığı zaman ise, sadece astral âlemi fark edebilmekte,
fizikî âlemi algılayamamaktadır. Öyle görünmektedir ki, belirli
şartların oluştuğu özel durumlarda, bu iki hâlin arasında, iki planın da
kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur.
Bu hallerin
yaşanmasına en önemli etken hepimizde bulunan fakat hepimizde su üstüne
çıkmayan Durugörü, Telepati, Astral Seyahat, Psikometri ve benzeri
Duyular Dışı Algılamaları'mızdır. İşte Astral Seyahat de özellikle
ruhsal dünyanın gizemli kapılarını aralamada önemli işlevlerde
bulunmuştur. Örneğin rûh ve beden ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair
önemli ipuçlarının yakalanmasına sebebiyet vermiştir.
Kendiliğinden
ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar,
astral bedenin fiziki bedene bir kordon ile bağlı olduğunu fark
etmişlerdir.. Bu olağanüstü tecrübeyle karşılaşanlar kordonu genellikle
şu şekilde tarif etmişlerdir: "Elastikî bir ip, elastiki bir kablo, bir
ışık sütunu, gümüş renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir
tesir akımı
vs.."
Genellikle bu kordona Parapsikoloji'de
"gümüş kordon" denir. Astral Seyahat sırasında ne kadar uzaklara
gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon, geniş
bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller
kütlesidir.
Fizikî
bedenden dublenin ayrışması esnasında; bu ayrışmanın niteliğine bağlı
olmak üzere, şuurumuz ya bu duble vasıtasıyla sadece fizikî sahalara
nakledilir ya da şuurumuz yavaş yavaş astral sahalara doğru kaymaya
başlar.
Fiziki Beden Terkedilebilir
Kendimizi o kadar çok fiziki bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki,
onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile bazılarımıza garip
duygular verebilir... İnsanı sadece fizik bedenden ibaret görenler ya da
ısrarla böyle görmek isteyenler için bu yeteneğin olması büyük bir
talihsizliktir!... Çünkü bu yeteneğimiz bizim sadece fiziksel bir yapıya
sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir.
Çok eski çağlardan günümüze kadar hemen tüm toplumlarda Astral Seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır.
Günümüzde
yapılan laboratuvar deneyleri ise, bizlere son derece ilginç ve adeta
elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış,
terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme
doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm
gerçekleştiğinde ise, bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca
birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu
görüntüler belirmiş hatta bunların bir kısmı fotoğraflarla da
belgelenmiştir... Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey
gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik
bedeni terketmektedir.
Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması;
bazen uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya
çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini
yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak
tarif etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan birşeylerin olduğunun en
büyük kanıtlardından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbekbağına
benzer ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma
olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar,
kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda
astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da
görülmüştür. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında bulunan bir başka kişiye
temas edilememektedir.
Olayın başında ve sonunda hissedilen temel
duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu
herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş
duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır.
Hatta bazen hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz
ayağımız bağlanmıştır.... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz
benliğimizi dinlememektedir. Bunun sebebi astral bedenimizin fizik
bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında
genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına kara basan geldi insanı
etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların kara
basanlarla falan hiç bir ilgisi ve alakası yoktur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Güzel paylaşım, kaliteli bir blog.. Tebrikler!
YanıtlaSilteşekkürler :)
Sil